İnsanı tasarımın merkezine yerleştirmek*
İnsan merkezli tasarım her geçen gün daha çok önem kazanıyor ve iş stratejilerinde temel unsur olarak kendine yer buluyor. İçinde bulunduğumuz dijital çağda, girişimciler, start-up kurucuları ve şirketlerin üst düzey yöneticileri, giderek artan müşteri verisi akışıyla birlikte insan merkezli tasarım ihtiyacının iş operasyonları için kritik seviyeye geldiğinin artık farkında.
Kullanıcı deneyimine (UX) harcanan her dolar, 2 ila 100 dolar arasında bir getiri ile geri dönüyor. Öyle ki, Forrester Research’ün yeni araştırmasında, iyi düşünülmüş ve sade bir UX tasarımının müşteri dönüşüm oranlarını yüzde 400 artırabilme potansiyeline sahip olabileceği öngörülüyor. Büyük ya da küçük, her türden organizasyon için insan faktörünün hiç olmadığı kadar önemli olduğu artık çok açık.
Dünya çapında bir tasarım firması olan IDEO’nun Genel Müdürü Emilie Colker’a göre, “İnsan merkezli bir yaklaşım benimsemek kullanıcı ya da müşteri odaklı yaklaşımı bir adım öteye taşımak demektir. Bu yaklaşım, verinin gösterdiğinin ötesine bakarak, etki ettiğiniz ve etkileşime girdiğiniz kişiyi bir bütün olarak ele alarak çalışmaktan, insanların yalnızca söylediği ve yaptığına değil aynı zamanda ne düşündüklerine ve hissettiklerine bakmaktan geçiyor.”
Colker, insan merkezli tasarım yaklaşımını benimsemenin kazanımlarını şöyle ifade ediyor: “Hem şirket içinde kendi ekipleriyle hem de şirket dışında müşterileriyle bu yaklaşımı benimseyen şirketler toplam gelirleri ve bilançolarında kazanımlar elde ediyor. Gelir ve pazar payı açısından, bu şirketler, daha fazla farklılaşma ve daha güçlü marka sadakati sayesinde kendi alanlarında hâkimiyet kurma eğilimi gösteriyor. Kendi iç süreçleri açısından baktığımızda ise geçen yıl Chartered Institute of Personnel and Development’ın da ortaya koyduğu üzere, bu yaklaşımı benimseyen şirketlerin insan kaynağı genellikle daha sonuç odaklı ve şirkete bağlı oluyor; bunun sonucunda da daha iyi performans ortaya koyuyor.”
İnsan yapı taşları
Marka danışmanlık şirketi Engine Room’un Genel Müdürü ve Design Business Association Yönetim Kurulu üyesi Lesley Gulliver da konuyu bir adım öteye taşıyarak insan merkezli tasarımın “tüm iş stratejilerinde yer alması gereken bir unsur olduğunu” söylüyor.
Gulliver, “Bu yaklaşımı organizasyonel kültürünüze dâhil etmelisiniz. Ancak, bu yaklaşım o kültürün parçalarından yalnızca biri. İnsan merkezli tasarım yaklaşımı tüm sorunlarınızı çözmeyecek. Bu sebeple daha geniş bir stratejik perspektif içerisinde temel bir unsur olarak ele alınması gerekiyor” diyor.
Eğer insan merkezli tasarım başarılı bir iş stratejisinin ana payandası ise, yapı taşları da nitelikli müşteri verisiyle şekilleniyor. Günümüzde, nitelikli müşteri verisi toplamak, bir ürün ya da hizmetin konseptten lansmana dönüşmesi ve hatta sonrasına ulaşması için çok önemli.
Gelecek nesil tasarım
Tasarım ve inovasyon ajansı Fjord’ün Grup Direktörü Alex Jones, önümüzdeki yıllarda müşteri merkezli bir yapıyı benimseme eğiliminin özellikle kendini geleceğe hazırlamanın yollarını arayan kurumlar için giderek daha önemli bir hale geleceğini öngörüyor. Jones, “2020 ve sonrasında, ‘insan-merkezliliğin’ daha büyük bir şeye, bireyin değil kolektif olanın fayda göreceği ‘yaşam-merkezli’ yaklaşıma dönüşümüne tanık olacağız” diyor.
Chartered Institute of Ergonomics and Human Factors’ın Genel Müdürü Dr. Noorzaman Rashid’e göre de insan merkezli tasarım, önümüzdeki 10-20 yıl içinde çok daha gerekli olacak: “Önümüzdeki 10-20 yıl içinde, hızla gelişen nöral sistemler ve teknolojiler sayesinde, sürücüsüz araçlar ve uçaklar gerçek olacak. Tasarımcıların aşması gereken zorluk ise insanların bu araçları ve giderek eve bağlı hale gelen yaşlanan nüfusun hayatını kolaylaştırmak için tasarlanan robotları nasıl karşılayacağını ve bunlarla ne gibi bir etkileşime gireceğini hesaba katabilmek.”
Derine inmek
Dr. Rashid, insana özgü özelliklerin, duyguların ve güdülerin insan dışı varlıklara atfedilmesi olarak tanımlanan antropomorfizmin tasarımcıların üzerinde daha çok çalışması gereken bir konu olduğunu belirtiyor.
Ayrıca, Dr. Rashid’e göre, daha fazla işbirliği ve kapsayıcılık teşvik edilmeli. Böylece, tasarımcılar, uygulama geliştiriciler ve UX araştırmacıları, başkalarının da kendilerinin düşünce ve davranışlarını benimsediklerine yönelik sözde fikirbirliğiyle uğraşmak durumunda kalmaz.
Facebook Messenger’ın Ürün Tasarım Direktörü Loredana Crisan’a göre yine de müşteri verisi, inovasyonu tetiklemeye devam etmeli: “Şirketler, müşterilerine değer katmak için vardır ve bu değer olmadan şirketin varlığından da bahsedemeyiz. İnsana öncelik vermek, bir etik seçimden ziyade iş yapmanın bir gerekliliğidir. Zaten insan düşüncesi dışında başka bir amaçla bir işe başlandığında insan için ortaya konacak yeni değeri yaratmak için tersine mühendislik yapmak imkânsızdır.”
Yaratıcılığa değinerek sözlerine devam eden Crisan, “Temel insani ihtiyaçları çözmeye yönelik hizmetlerin çoğu bugün metalaştırılmış durumda. Bir şirket, yeni bir değer ortaya koymak için, insan yaşamı üzerine enine boyuna düşünerek ürününü temellendirmeli” diyor.
(*) Oliver Pickup’ın Raconteur’da yayımlanan Putting people at the core of design başlıklı yazısından kısaltılarak çevrilmiştir. Yazının orijinali için: https://www.raconteur.net/busi...