güncelleme: yayınlama:

BİFED’in Ardından

BİFED’in Ardından

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali 10-14 Ekim tarihleri arasında düzenlendi

Bu yıl beşincisi düzenlenen Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali 10-14 Ekim tarihleri arasında yoğun bir katılım ve ilgi ile tamamlandı. Bu yıl 50 belgeselin gösterildiği festivalde Fethi Kayaalp Büyük Ödülü’ne, İspanyol yönetmenler Jordi Evole & Ramon Lara'nın filmi Astral değer görüldü. Gerek Ada halkının, gereksek yurt içinden ve dışından çok sayıda ziyaretçinin yoğun ilgisine tanık olunan festivalde çoğunluğunu Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinin oluşturduğu festival ekibinin çalışmaları görülmeye değerdi.

Festival izleyicilerinden Türkan Çim Işık’ın güzel festival değerlendirmesini büyük bir mutlulukla paylaşmak isteriz.

BİFED’in Ardından

Özdemir Asaf’ın "Üçün” şiiri, şiirden çok damıtılmış felsefi tümceler bütünü. 

“Bir kelimenin yanına bir kelime gelince,

Bir sesin yanına bir ses gelince,

Bir insanın yanına bir insan gelince.

Büyürler, büyürler, büyürler ölümden önce.”

Bozcaada Ekolojik Belgesel Festivalinin geride kalan 5 gününü tanımlamak deyince, aklıma gelen bu şiir. Çünkü böyle bir çoğalma zamanı yaşatıyor bize bu beş gün boyunca izlediklerimiz, konuştuklarımız.

Ekim ayının kızıla bürünmüş, rüzgarlı adasında dile kolay her gün 4 seansla, 2 salonda, uzunlu kısalı yaklaşık 50 filmin içinden seçtiklerimizi izlemek için geceli gündüzlü koşuştururken duygudan duyguya geçtik. Ancak en önemlisi büyüdük, çok olduğumuzu, var olduğumuzu dünyanın her yerinde aynı düşüncede, adalet duygusu gelişmiş paylaşımcı insanların yaşadığını gördük. Ve onların çabalarını görmek hikâyelerini izlemek her defasında hiç yalnız olmadığımızı,  görünür olmak için, BIFED gibi festivallerin ve başka platformların çokluğunun önemini hatırlattı.

Ve tabi hayalî güzellikteki çevre ve ekolojiye ilişkin başarı öykülerinin yanı sıra, sürüp giden kötülüğün tanıklıklarını, belgelerini bu kötülükten payına düşeni yaşayan insanların, kültürlerin, bölgelerin hikâyelerini izlemek aynı oranda can yakıcıydı.

Sadece adalıları değil, bölgenin çevreci aktivistlerini, çevre konusunda çalışan akademisyenler, belgesel meraklıları, öğrenciler ve yurtdışından sadece bu festival için program yapıp gelen izleyiciler ile bir arada olmak, tanışmak, sohbet imkânı bulmak, belgeselleri onların gözünden dinlemek ayrı bir keyif. Festival gösterim yerlerinden biri olan Salhane’de yapılan tanışma kokteylinde bütün bu insanlarla bir arada olmak adanın ekim atmosferinde başka bir dünyanın mümkün olduğuna dair hayaller kurmanın hiç boşuna olmadığının göstergesiydi adeta.

Belgesellerin içeriklerine ilişkin bizzat oralarda yaşayan izleyicilerden bilgi alabilmek ise çok besleyici, zihinde bambaşka kapıların açılmasını sağlayan bir deneyim.

Belgesel gösterimleri sürerken çeşitli etkinlikler de oldu. 

Sinek Sekiz Yayınları kurucusu, çevre gönüllüsü İrem Çağıl’ın sunumu, Zeytinyağı Tadım Atölyesi bunlardan ikisiydi. Bilgi Üniversitesi öğrencilerinin deniz erişteleri ile kağıt çalışması ise başlı başına seyirlik bir işti.

Bu yıl salonlar doluydu. Ne güzel. Bu festivalin en sevdiğim tarafı dayanışmayla, pek çok genç öğrencinin, ada halkının, işletmelerin, belediyenin ve sayamadığım diğer gönüllülerin katkılarıyla gerçekleşmesi ve böylece bağımsız yapısını koruyor olması. 

Bu yüzden kitlesel bir tanıtıma ihtiyaç duymadan, bu güzel küçük adada, tam da yaz sezonunun bittiği, ada halkının kendiyle kaldığı bir dönemde, izleyicisi dahil herkesin en doğal haliyle içinde bulunuyor olmasının verdiği keyifli enerji görmeye değer. 

Festival ofisi olarak kullanılan geleneksel ada mimarisi örneklerinden Dantela binasında festivale katılan hemen herkesi görmek mümkündü. Festival için çalışan öğrencilerin yoğun koşuşturması, Petra Holzer, Ethem Özgüven ve Ergi İşbilen’in hem bilgilendirme hem misafir ağırlama işlerini organize ederken koşturmalarının arasında, gönüllülerin getirdiği bir dilim kek, bir kadeh şarap ile sohbet ederken, Ömer Madra, Ümit Ünal, Nejat Yavaşoğulları, Can Candan, Akgün İlhan, Suzana Amado, Andrea Culkova gibi çevreci, belgeselci, jüri üyesi pek çok katılımcıyı görmek mümkündü.

Ve final: 13 Ekim Cumartesi akşamı yapılan kapanış töreninde ada sever çevre gönüllüsü, müzisyen Nejat Yavaşoğulları gitarıyla en sevilen şarkılarından örnekler ile açılışı yaptı. Ardından aynı zamanda BIFED başkanı olan Belediye Başkanı Hakan Can Yılmaz, Festival direktörü Petra Holzer kısa yalın konuşmalarını yaptılar. Sonra ödül alan filmlerin açıklanması gerçekleşti hıncahınç dolu Halk Eğitim Merkezi binasında. 

Fethi Kayaalp Uluslararası Yarışma Bölümü için yarışan 11 filmin  birincisi izleyicinin de çok beğendiği Astral adlı film oldu. Jürinin "karşılık beklemeden başka insanların iyiliği için çalışan ve insanlık için umut beslememizi sağlayan film” olduğu için ödüle layık bulduğu belgesel gerçekten çok güzeldi. Bu bölümün ikincisi ise Anote’nin Gemisi adlı film oldu. 

Gaia Öğrenci Ödülü için 7 film yarıştı. Denizi Olmayan Balıkçılar adlı belgesel 1. ödülüne layık görüldü. 

Ve alkışlarla yapılan törenin ardından Astral filmi izlemeyenler için bir kez daha gösterildi.

O sırada Bozcaada Forum’dan, çevreci aktivist Fırat Tunabay ile sohbet ederken söylediği cümle sanki festivalin özetiydi: Anote’nin Gemisi ile ilgili konuşurken Çanakkale’de yapılması planlanan onlarca termik santralden söz açıldı. Fırat şöyle diyordu: Benim burada dâhil olduğum dayanışmanın, aynı zamanda küresel ısınma felaketiyle karşı karşıya kalan Kiribati Halkı ile de dayanışma ve onların kültürel devamlılığına bir katkısı olduğunu izlemek beni gönendiriyor. 

Ne mutlu bu fırsatı kaçırmayanlara.

"Daha adil ve eşit şartların olduğu bir dünya için ümidim var” diyen ve bunun için çabalayan festival direktörü Petra Holzer’in umutlarına katılmak için bu belgesellere ve onu destekleyen, çeken, izleyen, aydınlık insanlara ihtiyacımız var. Yeni senede yine çok güzel filmlerde buluşacağımıza inanıyorum.

Emeği geçen herkese teşekkürler.

 

Görseller