Mezunlar
BİLGİ İletişim, yenilikçi yapısı ve alanında uzman kadrosuyla bence Türkiye’de en iyi iletişim eğitiminin verildiği yer. Tam da bu düşünceyle, Türkiye derecesi yaparak girdiğim 2003 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme sınavında, Medya ve İletişim Sistemleri ilk tercihim olmuştu. BİLGİ’nin değişmez sloganı “Okul için Değil, Yaşam için Öğrenmeliyiz”i tam anlamıyla yaşatan bir bölümden bahsediyoruz. Bölümün bu yaklaşımıyla; üretmeyi, etik değerleri, sosyal sorumluluk bilincini; özgür, analitik ve eleştirel düşünmeyi öğrendik. Medya ve İletişim Sistemleri bize, iletişim gerçeğini sadece teorik bilgilerle değil, pratikler üzerinden öğrenebileceğimiz disiplinlerarası bir ders müfredatı sundu. Bölümün teori ile uygulamayı bir arada yürütmesi ve gerçek yaşamdaki örneklerine bizleri dahil etmesi sayesinde, daha öğrenciyken alana ilişkin önemli tecrübe sahibi oldum. Öğrendiklerimi hem okurken, hem de iş hayatımda gerçekleştirme fırsatı buldum. BİLGİ Medya ve İletişim Sistemleri mezunu olmanın farkını birçok alanda yaşadığımı söyleyebilirim.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde 2009’da ilk derse girdiğim gün ile 2014’te son güne kadar birçok anlamda değiştim. Haber yazımı, kamera kullanımı, montaj gibi teknik bilgileri bir kenara bırakalım. Bunları Youtube’ta video izleyerek bile öğrenebilirsiniz. Ben BİLGİ’de her şeyin tartışılabilir olduğunu gördüm. Her konuya, ister politik, ister felsefi, her ne olursa olsun yeni bir yorum getirmenin mümkün olabileceğini fark ettim. Bu basit bir beceri olarak algılanabilir. Ancak Türkiye’de o kadar kıymetli ki.
Bende bu algının oluşmasında dersini aldığım tüm akademisyenlerin payı var. Ancak iki isim diğer tümünden bir adım daha öne çıkıyor. Itır Erhart ve Gökhan Tan. Lisansta henüz birinci sınıf öğrencisiyken dersine girdiğim Itır Erhart’tan iki önemli iletişim becerisinin nasıl ustaca kullanılabileceğini öğrendim. İlki dinlemek, ikincisi ise diyalog geliştirmek. Gökhan Tan, basit bir dille, en saf şekilde nasıl haber yazılacağını öğrenebileceğiniz nadir bir gazeteci. O bir haberde asla gereksiz laflara katlanmaz. En öz şekilde haberin nasıl kurgulanacağını farklı yöntemlerle öğretir.
Türkiye’de gazeteciliğe hazırlanmak lisansta ne kadar mümkün olabilir? Bu tartışmalı bir soru. Çünkü sektöre girdiğinizde umduğunuz ile bulduğunuz asla birbirini tutmuyor. Fakat ben BİLGİ’den hoşgörüyü, iletişim becerilerini ve değerli hissetmenin ne demek olduğunu öğrendim. İnanın mezuniyetimin üzerinden neredeyse iki yıl geçmiş olmasına rağmen BİLGİ burnumda tütüyor.
BİLGİ Medya, beni dünyaya açan, yeteneklerimi keşfetmemi ve bu yetenekleri doğru yönlere kanalize etmemi sağlayan çok büyük bir aile benim için. Program daha ilk dönemden beni üniversite düzenine alıştırırken aynı zamanda mezun olduktan sonra yaşanan "şimdi ne yapacağım" hissini iş hayatına hazırlayan ve beni şaşırtan dinamikleriyle sürekli yaşattı; güçlendirip zorlarken her geçen gün daha donanımlı bir birey olmamı sağladı.
Dört yıl boyunca çok kıymetli hocalarım oldu. BİLGİ Medya hem teorik eğitim veren, hem de uygulama imkanlarını çok cömertçe sunan bir Fakültenin parçası. Öğrencilerin girişimleriyle kurulan ve Fakülte desteğiyle de güçlenen platformlar benim için önemli alanlar açtı; derslerden sonra okul radyomuz RadyoVesaire'ye gider, teoriyi pratikle birleştirirdim. Hani bilgi çürümeden kullanılmalı derler ya, işte BİLGİ Medya tam olarak bunu sunuyor. Bilgiyi kafanızda bir yerlerde saklamıyor, tam tersine hayatınıza uygulama, deneme, yanılma ve görme şansı kazanıyorsunuz. Üniversite yaşamım boyunca TimeOut İstanbul, Virgin Radio Türkiye ve KONDA Araştırma gibi prestijli işyerlerinin BİLGİ'li olduğumu duyduklarında benimle paylaştıkları heyecanı da görmek benim için ayrıca çok önemliydi.
BİLGİ Medya’dan mezun olduktan sonra İngiltere'de, Warwick Universitesi'nde tam burslu olarak "Yaratıcı Medya ve Girişimcilik" master programını tamamladım. Şu anda Londra'ya doğru yelken açmış durumdayım. Türkiye-İngiltere ilişkilerini konu alan bir gazetede Junior Editor olarak çalışıyorum. BİLGİ Medya'da hayat heyecanlı, coşkulu, olumlu anlamda zorlayıcı ve geliştirici, ve en önemlisi destekleyiciydi.